Yaşasın Menderes demenin cezası iki yıl hapisti

26 Ağustos Perşembe günü Boğaziçi Konak’ta “Türkiye’deki hukuk krizinin kökeni ve Anayasa değişikliğinin anlamı” başlıklı toplantıda konuşan Doç. Dr. Mustafa Şentop referandumla ilgili bilinmeyen hususlara açıklık getirdi.

Türkiye, 12 Eylül 2010 tarihinde Anayasa Değişiklik Referandumu için sandık başına gidiyor. 

Referanduma sayılı günler kaldı. Bununla birlikte kamuoyu, referandumla hangi değişikliklerin getirildiğini, neye evet; neye hayır diyeceğini, Türkiye’deki uzun yıllardan beri devam eden hukuk krizinin nedenlerini ve Anayasa değişikliğinin ifade ettiği anlamı  “net” bir şekilde bilmiyor/bilemiyor.

 

Bu ihtiyaçtan yola çıkan Vakfımız, 26 Ağustos Perşembe günü Rumelihisarı’ndaki seminer salonumuzda düzenlenen özel toplantıda Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Şentop’u misafir etti.

Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve mezunlarının öncülüğünde, mensuplarını gönüllülük ve medeniyet bilinci temelinde buluşturarak; onların önderlik ve yöneticilik yeteneklerinin gelişmesine katkıda bulunmayı gaye edinen Vakfımızın, “Referandum Özel” toplantısında konuşan Doç. Dr. Şentop, Türk yargısının adaleti temsilden ziyade, belli merkezlerin taleplerini yerine getirme derdinde olduğunu belirtti.

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şentop “Türkiye’deki hukuk krizinin kökeni ve Anayasa değişikliğinin anlamı” konulu bilgilendirme toplantısında 12 Eylül referandumunu teşrih masasına yatırdı.

Hukuk tartışmalarından meşruiyet krizi doğuyor

Mütevelli Heyeti Başkan Vekilimiz Halim Sırçancı’nın yönetiminde gerçekleştirilen toplantıda Doç. Şentop’un Türkiye’deki hukuk kriziyle ilgili tesbitleri şöyle:

“Anayasa değişikliği çok önem arz ediyor. Referandum, öncelikle Türkiye’de hukukla ilgili tartışmaların, meşruiyet tartışmalarının sona ermesi açısından önem arz ediyor. Türkiye’de hukukla ilgili tartışmalar “meşruiyet kirizi”ne varacak tarzda cereyan ediyor. Hukuk tartışmaları siyasetçilerin geri adım atmasıyla sona eriyor. Siyasetçiler muhatapları karşısında bir şekilde geri adım atarak, hukuk krizinin büyümesini engelliyor. Bunun son örneği bilindiği üzere Sağlık Bakanlığı’nda yaşandı.”

 

AYM içerik değerlendirmesi yapamaz

Dünya demokrasilerinde pek benzeri görülmemiş bir şekilde Türk Anayasa Mahkemesi’nin sınırlarını aşarak, içerik yönünden değerlendirme yaptığını söyleyen Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Mustafa Şentop, bürokratlar tarafından esnetilen, keyfi bir şekilde tevillenen hukukun, aslında pek çok şeyin meşruiyet zemini olduğunu ifade etti.

Anayasada muğlak ifadeler var

Türk hukuk metinlerinin “özellikle” muğlak ifadeler içerecek şekilde düzenlendiğinin altını çizen Doç. Dr. Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde yaşanan “367” tartışmalarına da değinerek, dünyanın hiçbir ülkesinde “nitelikli yeter sayı” diye bir şeyin bahis mevzuu olmadığına vurgu yaptı.

Anayasanın ruhuna sadakat

Türk Anayasasındaki “Bu Anayasa sözüne ve ruhuna sadakatle yorumlanır” ibaresine dikkat çeken Doç. Dr. Şentop, resmi ideolojinin Anayasaya “ruh” olarak sirayet ettiğini; Anayasayı düzenleyenlerin yüksek yargıya tekel hüviyeti kazandırdığını belirtti.

12 Eylüle kadar yüksek tansiyon

Anayasa değişikliğinin oylanacağı 12 Eylül Pazar gününe kadar Türkiye’de tansiyonun giderek yükselmesinin beklenebileceğine işaret eden Şentop,  lehte ve özellikle aleyhte tutum belirleyenlerin referandum sonucunu etkileyecek hamleleri ve bunların dozajını arttıracağını söyledi.

Referandum önemli bir dönüm noktası

Şentop, 12 Eylül Referandumunun Türkiye tarihi açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu,  Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi halinde “vesayet rejimi”nin tasfiye edilebileceğini söyledi.

 

“Yaşasın Menderes”e 2 yıl hapis cezası

Türkiye’de 27 Mayıs askeri darbesiyle kurulan vesayet rejiminin 10’ar yıl aralarla yapılan darbelerle tahkim edilerek, darbeci zihniyetin özellikle yüksek yargı eliyle “legal” hale getirildiğini; çok değil; bundan 50 sene önce Yassıada Mahkemelerinin görüldüğü süreçte, yargılamayı Sirkeci’de esnaf kahvehanelerinde radyodan takip eden bir vatandaşımızın “Yaşasın Menderes” tezahüratı sebebiyle 2 yıl hapis cezasına çaptırıldığının unutulmaması gerektiğini, Deli Dumrul misali Tedbirler Kanunu’nun şekil ve keyfiyet değiştirerek halen Anayasada bulunduğunu ifade etti.

Asil varken vekile söz düşmez

Referanduma sunulan anayasa değişikliklerini Anayasa Mahkemesi’nin denetleyemeyeceğini söyleyen Doç. Şentop referandumda sandığa giden milletin bizatihi kendisinin denetim yapacağını, anayasa değişikliğini uygun bulacağını ya da reddedeceğini; orta yerde millet gerçeği dururken ayrıca “millet adına” AYM’nin bir denetim yapmaya kalkmasının abesle iştigal olacağını belirterek sözlerini “Asıl varken, vekilin lüzumu yoktur.” şeklinde tamamladı.

Program sonrasında Boğaziçi Üniversitesi mezunlarının sorularını cevaplayan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Şentop’a, Kurucular Kurulu Üyemiz Erhan Erken bir levha takdim etti.

Platformunuzu seçin ve paylaşın.