Teksas’tan hakikate…

Her ay düzenlediğimiz kahvaltılı sohbet toplantılarımızın geçen haftaki konuğu “Teksas’tan Hakikate Yolculuk” kitabının yazarı Najla Tammy İlhan oldu.
9 Mayıs Cumartesi günü Boğaziçi mezunu bayanların katılımıyla gerçekleşen buluşmada Najla Tammy İlhan, boşluk ve arayışla dolu bir hayattan keşif ve aydınlanmaya uzanan ihtida öyküsünü konuklarla paylaştı.
Teksas’ın küçük bir kasabasında dünyaya gelen yazar, farklı Hıristiyan mezheplerinin kiliselerine devam etmesine rağmen hiçbirinde aradığı iç huzuru bulamaz. Hıristiyanlığın tahrif olmuş öğretileri, Yahudi yasalarından kopuşu ve şirki çağrıştıran uygulamaları hep kafasını karıştırır. Nihayet üniversite yıllarında bir Türk genciyle tanışması onun İslam’ı tanımasında ilk adım olur. Hz. Muhammed (sav)’in kırk hadisini okuduğunda bu sözlerdeki hikmetin nuru tüm benliğini kaplar ve böylelikle yazarın hakikate teslimiyeti başlar.
Toplantıda yazar, Müslüman olduktan sonra aile ve arkadaş çevresinden aldığı tepkileri, Amerika’da Müslüman olmanın zorluklarını ve dört yıl önce yerleştiği Türkiye’yle ilgili izlenimlerini de katılımcılarla paylaştı.
Yazarın kitabını imzalaması ve vakıf tarafından kendisine hediye takdiminin ardından gelecek ay farklı bir konukla buluşmak üzere toplantı sonlandı.
Zeynep Özbek
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler 2004

Najla Tammy İlhan


Etnik ve dini açıdan çeşitli bir geçmişten gelen Najla Tammy İlhan Teksas’ta doğdu ve büyüdü. Hıristiyan öğreti üzerine yetiştirilen yazarın çocukluğu ve gençliği büyük ölçüde hayatına hakim olan imani sorgulamalarla geçti. Mensup olduğu dine dair ilk sorgulaması kilisede, Pazar ayinlerinde kadınların makyaj yapmasının yasaklanmasıyla başladı. "İlk zamanlarda kilise böyle uygun gördüyse doğrusu da budur" şeklindeki kabullenmesi zaman içinde "madem doğrusu böyleydi neden başlangıçta izin verilmişti" şeklinde bir sorgulamaya dönüştü. Üniversiteye geldiğinde içindeki merak ve sorgulama had safhaya ulaştı. Çevresindeki farklı birçok mezhebe ve gruba bağlı kiliselere devam eden, onları inceleyen yazar bir türlü aradığı huzuru ve yaşam tarzını bu alternatiflerde bulamadı. Ta ki bir gün arkadaş çevresinden bir Türk onu İslam’la tanıştırana kadar… 


 
“Bir gün kilise bünyesinde bir kano yolculuğu tertiplenmişti. İşte o gün daha güzel bir hayata açılan kapılar aralandı. Ruhun tamamlanışı… Açılan yeni bir yol ve bir anda tüm dünyamı kuşatıveren, ince sisin arasından süzülen ışık huzmeleri… Artık bir umut belirtisi keşfetmiştim. Bu umut, bir akşam üniversite kütüphanesindeki milyonlarca kitabın arasından kendi kendime asla bulamayacağım bir kitabın elime konmasıyla daha da arttı. Bu kitap yalnızca kırk özlü sözün bulunduğu bir eserdi. Bu sözleri söyleyen kişinin adını hayatımda daha önce hiç duymamıştım. Ama bir kere okumaya başlayıp bu bilge kişinin sözlerini dikkatle inceleyince adeta büyülendim. Kelimeler, bilgelik ve anlayışın nuruyla kuşatıyordu benliğimi. Her sözü hikmetlerle dolu, Teksas’ın semaları kadar engin bilgiye sahip bu kişiyi tanımak ve anlamak arzusu ile kutsanmış gibiydim. Sonunda tüm dualarım, merhameti tüm insanlığı kuşatan yüce Allah’ı ve O’nun elçisi Hz. Muhammed’i (sav) daha çok tanıdıkça karşılık buldu.”

Platformunuzu seçin ve paylaşın.