Sabah Namazında Azîz Mahmûd Hüdâyi’nin Dergâhındaydık

Karanlıkların aydınlığa, hüzünlerin ferahlığa tahvil edileceği bir Pazar sabahında, erkek öğrenci kardeşlerimiz ile İstanbul’un en kadîm ilçelerinden biri olan Üsküdar’da, koca sultân Azîz Mahmûd Hüdâyi Hazretleri’nin adına 1595 tarihinde yaptırılmış “Azîz Mahmûd Hüdâyi Cami-i Şeriflerinde” sabah namazını eda etmek üzere buluştuk.

“Nedir bu ellere ayak,

Nedir bu dillere dudak,

Aç gözünü ibretle bak,

Âlem bir temaşagâh imiş.”

Azîz Mahmûd Hüdâyi Hazretleri

Biz de 26 Kasım 2017 Pazar günü, ulu eren Azîz Mahmûd Hüdâyi’nin âlemi temaşa ettiği ve varolan herşeyin solup yittiğini görüp, görünmeyen için görüneni terk ettiği bu dergâhtan âlemi temaşa etmek için seher vaktinde yola çıktık. Feyz ve ruhâniyet elde etme isteği ile camiyi doldurup taşıran cemaat içinde, erken gitmemize rağmen zor yer bulduk. Mahzûn ruhlara cila vuran Kur’an-ı Kerim tilâvetinden sonra namazımı eda ettik. Zikrullah ile yoğrulan gönüllerin arasından ayrılıp öğrenci kardeşlerimizle beraber Azîz Mahmûd Hüdâyi’nin Kabr-i Şeriflerini ziyaret ettik. Kendisinin ünsiyetine mazhar olmak ümidiyle bu ulu dergâhtan ayrılıp başka bir ulu dergâha, Âziz Mahmûd Hüdâyi’nin yaşamış olduğu -şuanda da Âziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı’na ait olan- dergâha geçtik.

üs1

6 sene önce başlatılmış bir proje olan “Şahsiyet Akademisi”nde bulunan öğrencilerin hazırlamış olduğu mütevazı kahvaltı sofrasında, sıcak çayın yanına katık olan “muhabbet ve dostluk” ile kahvaltımızı yaptık. Çaylarımızı yudumlarken Tarih Bölümü 4.sınıf öğrencisi Abdullah Sak, bizlere kurmuş oldukları “Şahsiyet Akademisi”nin misyonunu, vizyonunu ve teşkilat şemasını anlatan bir sunum gerçekleştirdi. Şahsiyet Akademisi’ni kısa bir şekilde özetlemek gerekirse şöyle bir tanım yapılabilir: gönüllü eğitmenlerin lise düzeyindeki öğrenciler için oluşturmuş oldukları, onlara sadece kuru bilgiler vermek yerine -Abdullah’ın deyimiyle- ahlâk, zihin, beden, sosyal ve sanatsal gelişimlerini sağlayacak, esneklik ve disiplinin aynı potada eritileceği, sadece kağıt üzerinde üniversite olmayan bir üniversite kurma projesidir.

üs3

Abdullah’ın bu hummâlı çalışmaları bize rahmetli Muharrem Ertaş’ın “Aşkınan çalışan yorulmaz.” sözünü hatırlattı. Bu güzel sunumun ardından Şahsiyet Akademisi’nin derslerinin işlendiği tarihi binayı gezdik. Cumhuriyet döneminde âtıl bir durumda olan bu kadîm bina yakın zamanda restore edilmiş ve bir ilim yuvası haline gelmiştir. İnsanın içini açan yüksek tavanların olduğu, uzun-dar oda kapılarının gıcırtısının sizi geçmişin içinde dolaştırdığı, ön camlarından Üsküdar manzarasının temâşa edilebildiği bu tarihi yapı, Şahsiyet Akademisi öğrencilerine bir okuldan öte bir ev olma özelliği taşıyor.

Bu ulu mekândan ayrılmadan önce dudaklarımızda “Edeple gelenin lûtuf ile gideceği” terennüm ediyordu. Gözlerimiz onun yaşadığı yerleri gördüğü için mutlu, kalbimiz ona yaklaştığı için şâd, fakat bu dergâhtan ayrıldıktan sonra dünyevi işlere kapılıp hayatın kısır döngüsüne gireceğimiz için giryân idi…

Haber: Ahmet Yavuz (Tarih – 2019)

üs9

Platformunuzu seçin ve paylaşın.