Mete Yarar: Bundan Sonraki Soru “FETÖ İle Nasıl Mücadele Edeceğiz?” Olmalı

Ülke olarak çetin imtihanlar geçirdiğimiz 2016 yılı sona ermek üzereyken Boğaziçi Konak’ta önemli bir strateji uzmanını misafir ettik. Darbenin Kayıp Saatleri isimli kitabın yazarı Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, darbe girişimine dair görüşlerinden yola çıkarak, ülkemizin içinden geçtiği süreci ve son günlerde canımızı yakan, milli birlik ve beraberliğimize kast eden terör saldırılarını 27 Aralık Salı akşamı camiamız için değerlendirdi.  Mezun ve öğrencilerimizin yoğun katılıyla gerçekleşen programın moderatörlüğünü kendisini değerli siyasi analizleriyle tanıdığımız mensubumuz İzzet Akyol (İşletme’ 92) üstlendi.

my8

Konuğumuz programa başlarken kısaca kendisini tanıttı. Eski bir asker olan Mete Yarar, Harp Okulu’nun İşletme bölümünden mezun olmuş, akabinde Silahlı Kuvvetlerimize uzun yıllar hizmeti geçmiş bulunan emekli bir Binbaşı. Mastırını enerji alanında, rüzgâr ve elektrik santralleri üzerine yapan Yarar’ın ilgi alanı, sahada olmanın getirdiği tecrübeyle Ortadoğu… Mete Yarar, bilgi birikimini, küresel güçlerin içinden kan, göz yaşı ve kaos planları geçen Ortadoğu üzerine oturtma çabasında.

Emekli Binbaşı Yarar, konular hakkında sahada inceleme yapmadan yazmamaya ve konuşmamaya çalıştığı için kendini diğer yorumculardan farklı görüyor. Keza 15 Temmuz süreci üzerine yazılmış bir çalışma olan Darbenin Kayıp Saatleri kitabını Araştırmacı Ceyhun Bozkurt’la beraber hazırlarken olayla ilgili konuşulmadık kişi, okunmadık tanık ve sanık ifadesi kalmadığına vurgu yaptı. Konuşmasında kitabın ismine ve yazma amaçlarına da değinen Mete Yarar “15 Temmuz bir süreç diyoruz. 15 Temmuz’u anlamak istiyorsak süreci anlamalıyız. Eğer süreci anlamazsak 15 Temmuz’da yaptığımız mücadele bir anlam ifade etmez. O şehitlerin yaptıklarının boşa gitmemesi adına yazılmış bir kitaptır. Onların şehadetini anlamlandırmak bize düşmez. Ama onların bize vermiş olduğu emaneti doğru kullanmak adına neler yapacağımızı anlatmak bize düşer, bizim görevimiz bu.” dedi.

DARBENİN KAYIP SAATLERİNİ DOLDURMAK HERKESİN GÖREVİ

Yarar, öğrenci ve mezun arkadaşlarımızın yoğun ilgi gösterdiği programda sözlerine şöyle devam etti: “Darbenin Kayıp Saatleri ismi de şundan kaynaklanıyor. Bu örgütün; FETÖ’nün en çok kullandığı şey herkesin bilmediği, herkesin ulaşamadığı bilgileri bir şekilde çevirerek bize karşı kullanmaktır. Darbenin tiyatro diye tezgâhlanması için kullanılan argümanlar aslında bizim bilmediklerimizden kaynaklanıyor. Çünkü onlar bizden daha iyi biliyorlar, çünkü bu işi onlar yaptılar. Yaptıkları için de onlar için bir kayıp saat yok. Ama bizim için kayıp saatler var ve bu kayıp saatleri doldurmak da bir kez daha söylüyorum bizlerin görevi. “

Darbenin önlenmesindeki en önemli operasyonun Bylock operasyonu olduğunu belirten Mete Yarar, Bylock operasyonunu anlayamazsak bu darbenin neden bu şekilde yapıldığını anlayamayacağımıza dikkat çekti. Aylar öncesinden Milli İstihbarat Teşkilatı’nın, FETÖ mensuplarının gizli bir şekilde görüştüğünün farkına varması ve sonrasında yapılan bu operasyonla emniyette, silahlı kuvvetlerde ve yargıda görevli pek çok kişinin isminin ele geçirildiğini ifade eden Yarar, akabinde örgütün bunu fark etmesi ve darbe planlarını öne çekmesi süreçlerini ayrıntılı olarak ortaya koydu. Yarar bu ayrıntıları bizimle paylaştıktan sonra katılımcılardan gelen sorularla sohbetini şekillendirdi.

15 Temmuz günü saat 14:45’te Genelkurmay’a gelen bir binbaşının ihbarı ile haber alınan darbenin bu saatten itibaren devlet kademelerinde oluşturduğu aksülameli saat saat değerlendiren Mete Yarar, bu örgüt tarafından geçmişte yaşadığımız iki önemli olay olan Uludere ve Rus uçağının düşürülmesi hadiselerinde iki defa aldatılan devletin bu tecrübeler sebebiyle gelen ihbara ihtiyatlı yaklaşarak davrandığına işaret etti. Zira Uludere’de “Kaçakçı kıyafetleri giymiş 35 önemli PKK lideri” şeklindeki yanlış ihbarla gerçekleşen olay sonucunda dönemin çok başarılı hava harekatları silsilesi akamete uğratılmış, Rus uçağının yine silahlı kuvvetlerdeki bu örgüt mensuplarınca düşürülmesinin ardındansa hem Rus ambargosu hem de kesilen turistle ülkemize ekonomik bir darbe vurulmuştu.

ALLAH’IN YAPTIĞI PLANDAN DAHA BÜYÜK BİR PLAN YOK

15 Temmuz darbesinin CIA destekli yapıldığına dair iddialara yönelik olarak getirilen “Bu işin arkasında CIA olsaydı başarılı olurlardı.” şeklinde yaklaşım hakkındaki düşünceleri sorulan Mete Yarar şu çarpıcı ifadelerde bulundu: “Bir plan yaptığınızda bu planın sizin tarafınızdan bilinen kısmı vardır. Ama karşı tarafın yapacağı hamleleri bilme konusunda kısıtlı bir imkânınız olur. Karşı tarafın hangi refleksi vereceği ve bu refleksin boyutunun ne olacağı sorusunun cevabı yok. Artı olarak plan işlerken kişisel hataların olup olamayacağı konusunda da bilgi sahibi değiliz. Ben kitapta şu ifadeyi kullandım: Eğer Allah’a inanıyorsanız şunu söyleyebilirsiniz dedim: “Allah’ın yaptığı plandan daha büyük plan yok!” Hiçbir şekilde inancım yok derseniz de “Sürprizler sonucu belirlemiş!” diyebilirsiniz. Bu ikisi arasında gidip gelme ile ilgili en önemli faktör, Sayın Cumhurbaşkanı’nın Marmaris’e seyahatidir.”

CIA’İN 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNDEN HABERİNİN OLMAMASI ZAYIF BİR İHTİMAL

Cumhurbaşkanımızın hiçbir şekilde bir tatil planı yokken Marmaris’e gidişinin ilginç hikâyesini ayrıntılarıyla kendisinden dinlediğimiz Yarar, Sayın Erdoğan’ın bulunduğu yerin üç gün boyunca tespit edilememiş olmasını “Bazen istihbarat örgütlerine çok fazla şey atfediyoruz, oysaki insan hatalarından gerçekleşen bir 11 Eylül hadisesi var. Diyeceksiniz ki onu onlar yaptı, bu da ayrı bir komplo teorisidir hepsinde olduğu gibi. Ama 15 Temmuz gecesinin kırılma anlarından görüyoruz ki hadise bu işi planlayanların ayaklarına dolanmış.” dedi. Bununla birlikte darbecilerin saat 21.00’da Genelkurmay 2’nci Başkanı’nı ve yanındakileri Genelkurmay Karargâhı’ndan almaları sırasındaki kamera görüntülerinde ortaya çıkan binbaşının yarbayı vurması gibi insan hatalarına vurgu yapan Yarar, CIA’in bu iş içindeki varlığı ile ilgili belge olmadığı müddetçe ne devletin ne de bizlerin bu konuda çok da bir şey söyleme şansına sahip olmadığımızın altını çizdi.  Bu eylemi CİA’in planlayıp planlamadığı konusu ayrı bir soru, bu olaydan haberi var mıydı sorusunun ise başka bir soru olduğunu ifade eden Mete Yarar’a göre bu kadar olaydan CIA’in haberi olmama ihtimali çok zayıf.

my9

FETÖ’NÜN EN FAZLA ORGANİZE OLDUĞU ÜLKE ABD’DİR

Herkesin hatırlayacağı üzere Türkiye’deki darbe teşebbüsü başladıktan sonra Amerika resmi bir açıklama yapmak için epey bir süre beklemiş, yapılan ilk açıklamada Türkiye’de demokrasiye bağlılık, meşru rejimin desteklenmesi şeklinde değil de bir an önce barış ortamının sağlanması gerektiği vurgulanmıştı. Bunun nasıl yorumlanması gerektiği kendisine sorulan Yarar cevaben “Bunu ancak örgütün yapısına göre yorumlayabiliriz. Örgütün en fazla organize olduğu yer ABD’dir.  Oradaki arkadaşlarla konuştuğumda bana söyledikleri şuydu; bu adamlar senatörlere tam saha pres yapıyorlar, bir şekilde tüm seçim organizasyonlarında yer alıyorlar. Basın konusuna çok önem veriyorlar ki buradan hatırlayın, Türkiye’de de operasyonel gazetecileri vardı. Birçok kişiyi manipüle edecek bilgiyi bunlar oluşturmuşlardı. El-Nusra yalanı ve Türkiye İŞİD’i destekliyor yalanı üzerinden gidilmiş olması, Halkbank olayı gibi olaylara baktığımızda çerçevenin oluşturulduğu yer orasıdır. Amerikan basınında ülkelerle ilgili stratejik yazılar genele yönelik olarak çıkar. Demokrasi dışına çıkacak söylemlerden de kaçınırlar. Fakat darbe öncesine ve sonrasına baktığımızda Türkiye hakkındaki pek çok yazıda geçen “NATO dışına çıkmış kontrolsüz müttefik” ifadesi tüm olaylar alt alta konduğunda bu duruma müdahale edilecek demeye getiriyordu. Bunun rastlantısal olması mümkün değil.

FETÖ ABD’DE BİZİM PARAMIZLA PROPAGANDA MERMİSİ DEPOLAMIŞ

“ABD’de konuştuğum kişiler geçmişte Türkiye’nin hatasının bu grubun mensupları üzerinden ABD senatörleriyle bağlantı kurmaya çalışması, para kaynaklarını, tüm imkânları bu kişilere sunup diğer dernek ve oluşumların pasifize edilmesi olduğunu söylediler. Yani adamlar bizim paramızla propaganda mermisi depolamışlar diyebiliriz. Ve bunu oradan net olarak kullanıyorlar. İnanılmaz şekilde networklerini kurmuşlar. Öyle ki sizin aylarca randevu alamayacağınız senatörlerle her zaman görüşebiliyorlar. Bu durum onların Türkiye hakkında bir söz söyleneceği zaman her istediklerini dedirtme imkânını sunuyor.” şeklinde sözlerine devam eden Mete Yarar, bu noktada çözüm önerileri de sunarak Boğaziçi camiasının verebileceği desteği şu ifadelerle ortaya koydu.

PROPAGANDA SAVAŞINDA BOĞAZİÇİ ÖĞRENCİ VE MEZUNLARININ YAPABİLECEĞİ ÇOK ŞEY VAR

“Bu noktada bu süreci tersine çevirmekte sizlere çok görevler düşüyor. Onların yaptığı bu propagandayı ancak sizler gibi İngilizceyi çok iyi kullanan, iyi yetişmiş arkadaşlarımız bitirebilir. ABD’de yüzlerce Türk var, ancak FETÖ’cüler daha önce mevzilendikleri için daha güçlü silahlara sahipler. Türkiye’de yaptıkları kumpasların benzerini maalesef şu anda Türkiye lehine çalışan vatandaşlarımıza yapmaktalar, FBI’a her gün yalan yanlış bir sürü maili bu amaçla yolluyorlar. Yüzlerce Türk bu sebepten Amerika’da soruşturma altında. Bu konuda yapılacak tek şey onların yaptıklarının on kat fazlasını yapmaktır. Bunu onlar gibi yalan iftira atarak yapmak şeklinde söylemiyorum. Türkiye’yi doğru tanıtmak adına söylüyorum. Bu bir propaganda savaşıdır.”

my-arkadansalon

15 TEMMUZ CUNTA GİRİŞİMİYDİ

Daha önceki darbelerde öncelikle siyasilerin alındığını, bu defaysa hiçbir siyasetçinin alınmadığına dikkat çeken bir soruya karşılık Yarar, yapılmak istenenin aslında bir darbeden çok siyaset tarihimizde yer alan Talat Aydemir olayına benzeyen bir cunta girişimi olduğunun altını çizdi. “Genelkurmay’ın içinden direnişle karşılaşmasalardı sonradan ortaya çıkan listelerinde görüyoruz ki alınması gerekenlerin içinde herkes vardı, kimi kimin alacağı, hangi aracın kimi alacağı belirlenmişti. Hatta bu darbeyi saat 03.00’da yapabilmiş olsalardı aynı anda iki yere; hem Genelkurmay Başkanı’nı; hem siyasileri almaya gideceklerdi. Ama olmayınca önce Genelkurmay’ı ele geçirmeye çalıştılar.“ diyen Yarar’ın siyasilerden birilerinin alınabilmiş olması halinde neler olabileceğine dair yorumu ise şöyle oldu:

DARBECİLERİN BİRİNCİ ÖNCELİĞİ CUMHURBAŞKANIMIZDI

“Şimdi Cumhurbaşkanı’nın vatandaşları sokağa çıkarabilme gücünü unutmayalım, onun liderlik pozisyonunu da unutmayalım. O yüzden hepsinin birinci önceliği Cumhurbaşkanı’ydı. Bu diğerlerinin, öncelik sıralamasının altta olduğu anlamına gelmez. Ama Sayın Cumhurbaşkanı’nın pozisyonu, yıllardan beri siyasetin içinde olması, Ak Parti’nin siyasi tabanından gelmiş olması gibi fonksiyonlar ona başka bir önem kazandırıyor. Bu sebepten onların birinci öncelikleri Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir şekilde yakalanmasıydı.

15-temmuz1

DARBE GİRİŞİMİNİN BERTARAF EDİLMESİNDE KAHRAMANLIK SİLSİLESİ OLUŞTURMAK YANLIŞ OLUR

Bu darbe girişiminin bertaraf edilmesinde bir kahramanlık silsilesi yapmanın yanlış olacağını düşünen Mete Yarar, burada halkın, devletin içinde demokrasiden taraf olanların, parti farkı gözetmeksizin siyasetin yanında olanların aynı safta yer aldığını belirtti. “’Bu işi kim başardı?’ sorusu bence doğru bir soru olmaz. Daha ilk saatlerde her şey belirsizken devletin yanındayım diyen Devlet Bahçeli’yi, Ömer Halisdemir’i, sokakta şehit düşen 249 vatandaşımızı nereye koyacağız? Daha Cumhurbaşkanı yayına çıkmadan sokağa çıkan binler var, bunları nereye koyacağız? O yüzden bence doğru değerlendirme şu olmalı; bu ülkenin vatandaşları edindikleri tecrübelerde şunu gördü ki demokrasi çok önemlidir ve hiçbiri bunun kazanımlarından vazgeçmek istemiyor. Bu kazanımlarda da geçmişte yaşadığı örnekler önünde. 17-25 Aralık, 7 Şubat ve daha önce yapılan diğer süreçler dâhil olmak üzere bunların toplamına baktığında sürecin nereye gittiğini görebilecek sağduyuya bir toplum var.”

oh

ARTIK DİRİLİŞ SAFHASINA GEÇME ZAMANI…

Atlatılan bu menfur girişim sonrası artık hepimizin kafa karışıklığından sıyrılıp diriliş safhasına geçmemiz gerektiğine dikkat çeken Mete Yarar, karşı karşıya olduğumuz örgütle mücadelede herkesin birlik içinde hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Kafa karışıklığı ile bu işin altından kalkamayacağımızı belirten Yarar, “Birileri bizim için hayatlarını feda ettiler, şehadet mertebesine ulaştılar ve biz hâlâ “Bu darbe miydi?, tiyatro muydu?” bunu tartışıyoruz.

15 TEMMUZ 80 MİLYONA YAPILMIŞ BİR DARBEDİR

Bu 80 milyona yapılmış bir darbedir. Fransa’da şu an OHAL dördüncü kez uzatıldı ki onlar sadece 2000 şüpheliyi bulmaya çalışıyor. Biz ise devletin her kademesine sızmış 120 bin kripto insanı arayıp bulmaya çalışıyoruz. Ve bu arada da devleti idame ettirmeye çalışıyor, Suriye’de El-Bab’da mücadele ediyor, PKK ile mücadele ediyoruz. Bu arada Halep’teki halkı kurtarmaya çalışıyoruz, aynı zamanda da 3 milyon mülteciye bakmaya çalışıyor bir de üstüne ekonomik krizle uğraşmaya çalışıyoruz. Bizde de bir tuhaflık var, bizde de bir hata var.

ANADOLU İNSANI 15 TEMMUZU ÇÖZMÜŞ

Açık söyleyeyim ben Anadolu’yu gezdiğim için çok mutluyum. Anadolu’nun her şehrine gittiğimde mutlu olarak dönüyorum. Çünkü orası çözmüş bu işi. Adamlar çok net söylüyorlar, biz 15 Temmuz’da acemi askerdik, bu olaydan sonra usta asker olduk diyorlar. Kim ne yaparsa yapsın dersini vermeye hazırız diyorlar. Hiç kafaları karışık değil. Ülkenin topluca bir saldırıya uğradığını düşünüyorlar, ülke topraklarının saldırıya uğradığını düşünüyorlar. Ekonomik olarak yapılmaya çalışılanların da gerçek olmadığını düşünüyorlar. Birçok insan ABD’de haksız soruşturmalar sebebiyle tüm birikimini tehlikeye atmışken, El-Bab’da askerlerimiz bu ülke için mücadele ederken, tüm güvenlik güçlerimiz sokaklara inmişken biz hâlâ, 15 Temmuz’da kimin ihmali vardı sorgulaması yapmamalıyız. 15 Temmuz hatalarıyla yaşandı ama aynı hataları yapmaya devam ediyoruz ki bu adamlar bu hatalardan nemalanarak hâlâ geliyorlar.” dedi.

15-temmuz2

FETÖ’NÜN OYUNLARI HÂLÂ DEVAM EDİYOR

FETÖ’nün oyunları halen devam ederken bizim bu dönemde kendimizi bu ülkenin bir vatanseveri, demokrasiye inanan insanları olarak görüyorsak yapacağımız şeyin artık biraz daha eylemsel olmak olduğunu söyleyen Yarar sözlerini şu cümlelerle sürdürdü: “Bu dönem militan demokrat olmak dönemidir. Yani inandıklarınızı savunmak için biraz daha sahada olmanız gerekiyor. Biraz daha aktif ve girişken olmanız gerekiyor. Bu kastettiğim militanlık eline silah almak değil, demokratlıkla silahı bir araya getiremezsiniz. Biraz daha demokrasiye sahip olmak için biraz daha mücadele etmek gerekiyor. İster bunu sosyal medya olarak değerlendirin, ister herhangi bir olay karşısında hemen sokağa çıkarak protesto eden insanlarla birlikte olmak olarak değerlendirin, ya da bir cenazeye gitmek olarak değerlendirin. Veya kendi etrafınızdaki farklı düşünen bir insanı o fikrinden vazgeçirmek olarak düşünün, ama artık bu dönem kendi aramızda tartışmaktan çok, biraz daha sonuca dönük eylemsel, demokrasinin elini güçlendirici eylemlere yönelik çalışmamızın zamanıdır.”

BOĞAZİÇİ ÖĞRENCİ VE MEZUNLARI 15 TEMMUZ’U VE FETÖ’YÜ ANLATAN VİDEOLARA İNGİLİZCE ALTYAZILAR HAZIRMALI

Gençlere de sosyal medyada aktif olmalarını salık veren Yarar, yurt dışında 15 Temmuz’un ne olduğunu anlatacak fazla kaynak olmadığını, bu sebepten bu hususta Boğaziçili gençlerin İngilizcelerini kullanarak 15 Temmuz’u ve FETÖ’yü anlatan videoları, yayınları alt yazılı olarak hazırlama konusunda destek verebileceklerini vurguladı.

İŞİD, PKK VE FETÖ’NÜN FAALİYETLERİ BİRBİRİNE GEÇMİŞ DURUMDA…

Darbe girişimi sonrasında ülkemizde yaşanan terör olayları bağlamında FETÖ ile diğer terör örgütlerinin işbirliği yaptığına yönelik değerlendirmelerle ilgili fikirlerine başvurduğumuz Mete Yarar, “Hendekler zamanı, sahada yaptığım çalışmada bunların gerçekleşmesi için bu grubun onlara nasıl destek verdiğini gördüm. 22 Temmuz’dan sonra yaşananlara bakıldığında İŞİD, PKK ve FETÖ’nün yaptığı faaliyetler birbirinin içine geçmiş faaliyetlerdir. Tıpkı 12 Eylül’den önce darbeye zemin oluşturmak için planlanalar gibi bir düzen var. Ekonomik anlamda zorlamalar, güvenlik anlamında kaygılar ve bunların sonuçları düşünüldüğünde insanları darbenin oluşabileceği mekanizmaya çekmeye çalıştılar.” dedi.

Türkiye’deki İŞİD eylemlerinin hepsinin de diğer ülkelerde yaptıklarından farklı olarak hep ekonomik ve siyasal hedeflere yönelik olduğuna dikkatlerimizi çeken Yarar, onlarca olayı alt alta koyduğunuzda darbede başarısız olan adamların bu defa da kendi içimizdeki iç karışıklığı ve ekonomik anlamda yaşanacak olan bir siyasi dengesizliği kullanmaya çalıştığını vurguladı.

DARBENİN KIRILMA NOKTASI GEÇİLMİŞTİR

“Bundan sonra ne beklemeliyiz?, Öngörünüz nedir?” şeklindeki bir soruya yönelik olarak Yarar şunları kaydetti: “Ben işin kırılma noktasının geçildiğini düşünüyorum. Özellikle PKK ile mücadele, Suriye politikasında aktif rol alma ve Türkiye halkının yaşananları FETÖ ve diğer gruplar tarafından yapıldığı bilincinin oluşturulması ile beraber ince çizginin Türkiye lehine değiştiğini düşünüyorum. Ben stratejistim. Dünyada sürdürülebilir bir kriz yönetiminin altı aydan fazla olmayacağını bilirim. Altı aydan daha fazla bir ülkeye kriz yükleyemezsiniz. Bu ya o ülkeyi daha da güçlendirir ya da siz vazgeçersiniz. Bugünkü sürece baktığınızda Türkiye’de patlayan bombalardan sonra bir dağınıklık yok. Tam tersine milli birlik ve beraberlik artmış görünüyor, ben öyle görüyorum. Suriye’de aktif olarak El-Bab ve diğer olaylar içerisinde Türkiye’nin rol almasıyla beraber masaya çok daha kuvvetli oturduğunu görüyorsunuz.

MAYIS AYINDA TÜRKİYE’NİN ÖNÜNÜN AÇILACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM

Bunların her biri eylemseldir, stratejik iletişimdir. Stratejik iletişimin ilk faktörü sahada olmanızdır. Sahada olduğunuzda ancak stratejik iletişim kurabilirsiniz. Türkiye sahada olmanın meyvelerini teker teker toplamaya başladı. Hatta ben bir tarih de verdim. Mayıs ayında Türkiye’nin önünün açılacağını düşünüyorum.”

15 TEMMUZ İÇ SAVAŞ GİRİŞİMİYDİ

“Allah muhafaza eğer başarılı olsalardı ne yapacaklardı?” sorumuzu ise Yarar şöyle cevapladı:

“Benim iddiam şu. Bu darbe girişimi başarısızlık üzerine kurulmuş bir girişimdir. Yani üst akılın bu adamların başarısız olmasını isteyerek kurguladığını düşünüyorum. Bu kadar bir mevcudun bu ülkeyi ele geçirmesi mümkün değil. Baskı kurabilirsiniz, alabilirsiniz, ama 17-25 Aralık da dâhil birçok süreçte şunu gördük ki Tayyip Bey’in arkasında bir kitle var ki ölümüne mücadele ediyor. Bu halk kitlesinin bu grupla beraber aslında bir çatışma ortamına girmesi üst aklın istediği bir senaryoydu. Bu grubun yanında yer alan silahlı kuvvetlerle demokrasinin yanında yer alan silahlı kuvvetlerin, bu grubun yanında yer alan polislerle devletin yanında yer alan polislerle çıkan çatışmayı bir düşünebiliyor musunuz? Kurgulanan bu senaryonun gerçekleşmesi halinde arkasından gelen sistemle Türkiye’ye ne söylerlerse yaptırabileceklerdi. “

SÜRECİ OKUMAK İÇİN BÜYÜK RESME BAKLAK LAZIM

Bu süreçleri okumak adına yapılması gerekenin küçük resme değil büyük resme bakmak olduğunu düşünen Mete Yarar. 15 Temmuz’u bir bulmacanın yalnızca bir parçası olarak görüyor. Bu açıdan bakılırsa bir sonraki hamlenin de görülebileceğine vurgu yapıyor.

Her grubun güçlü tarafının aynı zamanda kendisi için başka bir zayıf taraf ürettiğini belirten Yarar, bu grubun da kendi içlerinde bir ve beraber olarak güç topladıklarını ancak bu durumun kendileri dışındaki toplulukları tanıyamamak gibi bir zafiyet oluşturduğunu belirtti. Zira kendi içlerine kapanmış olmaları toplumun reflekslerinin ne olacağı konusunda yanılmalarına neden olmuştur.

Bu grubun en iyi başardığı şeylerden birinin de “sistem kitleme” olduğunu belirten Yarar, bunu kimi zaman bilgi saklayarak, kimi zaman bilgileri manipüle ederek, kimi zaman da karşı harekete geçebilecek konumdaki insanları itibar suikastlarıyla pasifize etmek suretiyle yaptıklarını kaydetti. Hafızalarımızı şöyle bir kontrol edip geriye dönüp baktığımızda bu örgütün gözümüzün önünde yaşanan olaylarla kendilerini deşifre eden pek çok kişiyi adeta çarmıha gerdiğini ve bunlar için üretilen mazeretlere hepimizin inandığına dikkat çeken Yarar “Bunların sistemi kitlemelerinin en önemli sebeplerinden biri de bizleriz. Bunlara direnen herkesi seyrettik.” dedi.

kamyoncu-teyze

BUNDAN SONRAKİ SORU “FETÖ İLE NASIL MÜCADELE EDECEĞİZ?” OLMALI

Bugünse söz konusu örgütün oyunlarından hâlâ vazgeçmediğine dikkat çeken Yarar, hepimiz bunların ülkemizin değerlerine düşman, 80 milyona kasteden, dış destekli bir terör örgütü olduğu kanaatinde olduğumuza göre artık bundan sonra bu darbenin nasıl olduğu sorusundan çok bu örgütle nasıl mücadele edeceğiz safhasına geçmek zorunda olduğumuzun altını çizdi.

Örgütün şimdiki zamanda geçmişteki kadar taraftarı olmadığını ancak mücadele edenleri kirletmek ve pasifize etmek için ellerinden geleni yaptıklarını söyleyen Yarar, buna karşın durumun geçmişten farklı olarak uyanan, sorgulayan insanların sayısının çok fazla olduğunu ifade etti. Geçmişte bu ülkenin değeri olan önemli insanlara yapılan suikastların en önemli sebebinin onların yerlerini dolduracak yöneticilerin/devlet adamlarının bulunmaması olduğunu belirten Mete Yarar, bugünse bir öldürülüp bin doğulan bir dönemi yaşadığımızı söyleyerek umutlarımızı yeşertti.

Dünya üzerinde bu ölçekte devlete sızmış bir örgüt yapısı, bir model olmadığını belirten Yarar, bizdeki durumun iki Almanya’nın birleşmesi sırasında Doğu Almanya’nın gizli servisi adına çalışan 120 bin kişinin isminin tespit edilmesi sürecinde yaşanan süreçle benzeştiğinin ifade edildiğini söyledi. Ve o sürecin nasıl yönetildiği konusunda şu anda araştırmalar yapıldığı bilgisini verdi. Yarar’ın yorumuna göre Almanya’dakiler de kripto bir örgüttü, ama onların bir darbe yapmaya niyetleri olmadığı için Almanya’nın işi daha kolay olmuştur.

KENDİ İÇİMİZDEN ÇIKAN MİLLİ İNSANLARI KORUMAK ZORUNDAYIZ

Konuğumuz Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar son sözler olarak şunları kaydetti:

“Bizim sorunumuz olaylara çözüm bulurken bunu, bir milli birlik ve beraberlik adına, milli politikalar üzerine yapamadığımızdan kaynaklanıyor. Kendi içimizden çıkarttığımız milli insanları korumak zorundayız. Ben şundan nefret ediyorum, Erbakan Hoca öldükten sonra kıymete binmemeliydi. Yaşarken bu adamın milli olduğunu bilip ona göre davranmalıydık. Gözümüzün önünde herkes linç edildi ve bunların her biri milli adamlardı. Bunu biz seyrettiysek hata bizdedir.”

Mete Yarar programın sonunda Vakfımızca katılımcılara hediye edilen “Darbenin Kayıp Saatleri” kitabını imzaladı.

my

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Platformunuzu seçin ve paylaşın.