“Hayatta başarılı olmak istiyorsan en önemli hobin kendi eksiğini bulmak olsun.”

 

Mezun mensuplarımızın katılımıyla düzenlediğimiz gündemli, kahvaltılı Divan Sohbeti’nin 22 Ocak Pazar günü gerçekleşen programında sıra dışı bir konuğu ağırladık. Yıldız Teknik Üniversitesi Hisar Tesisleri’nde düzenlediğimiz sohbette Basketbol Milli Takımlar Eski Antrenörü Çetin Yılmaz’ı dinledik.

cy5

1956 Ankara doğumlu olan Çetin Yılmaz, ortaokulu TED Karabük Koleji’nde, liseyi Ankara Yükseliş Koleji’nde bitirerek ODTÜ Sosyoloji Bölümünden 1980 yılında mezun olmuştur. 2010-2014 yılları arasında Anadolu Efes Basketbol Takımının Teknik Koordinatörlüğünü yürütmüş olan Çetin Yılmaz; Ülker Basketbol Takımı 7 sezon, Fenerbahçe Basketbol Takımı 5 sezon, Çukurova Basketbol Takımı 5 sezon, ODTÜ Basketbol Takımı 8 sezon olmak üzere uzun soluklu olarak Türkiye’nin önde gelen basketbol takımlarını çalıştırmıştır. Bunların dışında Basketbol A Milli Takım Baş Antrenörlüğü, Ümit Milli Takım Baş Antrenörlüğü ve A Milli Takım Yardımcı Antrenörlüğü yapmıştır.

Antrenör Çetin Yılmaz hepimizin doğal olarak sadece bir spor olarak bildiği basketbolun aslında bir disiplin, bir sistem, bir organizasyon olduğunu, çok detaylı ve sistematik bir çalışma gerektirdiğini, basketbol camiasındaki bakış açılarını, spor kültürünü ve yaşam biçimini kendi hikâyesi ekseninde dikkatlerimize sundu. Öyle ki Çetin Bey’in keyifli sohbeti sayesinde her ne kadar kendisini fiziken “basketbolun üretim hatası” olarak tanımlasa da TED Karabük Koleji yıllarında başlayan basketbol yaşamından A Milli Takım antrenörlüğüne uzanan azim ve kararlılık dolu ilginç serüveninin içinde bulduk kendimizi…

Babasının işi sebebiyle Karabük’te yaşayan ve burada TED Karabük Koleji’nde okurken bir hocasından basketbolu öğrenen Yılmaz, babasının emekliliği sonrasında döndükleri Ankara’da bu spordaki özgün hikâyesine adım atar. Karabük’te edindiği tecrübenin heyecanıyla bir gazetede gördüğü ODTÜ basketbol takımı seçmelerine katılan Yılmaz başarısız olur. Bir basketbolcu olabilmek için dört ana kritere sahip olmak gerekir. Bunlar; boy, atletiklik-sürat, kuvvet ve yetenek. Çetin Yılmaz bu dört ana kritere sahip olmadığı halde çok çalışma, azim ve kararlılıkla nasıl hedefe ulaşılabileceğinin müşahhas bir örneğidir adeta. Zira seçmeleri kazanamadığı halde ısrarla tam dört ay boyunca takımın idmanına gidip gelir. Dört ayın sonunda artık tüm takımın vazgeçilmezi olmuş, top taşımak, parke temizliği, formaların hazırlanması, gidiş-gelişler için araç temininden, rakip takımın istatistiklerinin tutulması, analizinin yapılmasına kadar takımla ilgili her işi üstlenir olmuştur.

“Vazgeçmedim, vazgeçilmez oldum”

“Kapasitenizin ne kadar olduğu önemli değil, önemli olan bunu nasıl kullandığınızdır.” diyen Çetin Yılmaz kişinin ne iş yaparsa yapsın bulunduğu yeri hak etmesinin önemine işaret etti. “Bankacı mısın, öğretmen misin, insan kaynakları uzmanı mısın, mühendis misin her ne isen işini doğru ve düzgün yapacak ve konumunu hak edeceksin! Spor denilince ilk akla gelen motivasyondur. Ama Avrupa kupalarında, çok önemli şampiyona ve final maçlarında görev yapmış bir koç olarak söylüyorum ki ben motivasyona inanmıyorum.” diyen Yılmaz en iyi motivasyonun “hazırlık” olduğuna inanıyor. Yılmaz’a göre plan, program, sistem, rakip analizi, kendini analiz, istatistik veri, bilimsellik, yenilik kavramlarını hayata geçiren kazanır. “Sahada ancak ve ancak çalışmak ve hazırlık seni kurtarıyor. Gerçek budur.” sözleriyle çalışmanın önemine dikkat çeken Çetin Yılmaz, en iyi hazırlığın da “tekrar” olduğunu vurguluyor. Çalışmak, çok tekrar, alın teri, emek ve rakibe saygı Yılmaz’ın altını çizdiği başarıya taşıyan öğeler…

cy8

“İmkânsızla mümkün arasındaki tek fark kararlılıktır.”

Yılmaz’ın ODTÜ basketbol takımı serüvenine geri dönersek; her idmana takıma alıma umuduyla gelen Yılmaz, altı ayın sonunda karlı bir Şubat gününde annesi kaza geçirip idmana gelemeyen bir oyuncunun yerine takıma dahil olur. Bu noktadan sonra 20 yıl boyunca oyuncu olarak sonrasında ise Antrenör olarak ter dökeceği başarı dolu yıllar başlamış olur. Yılmaz burada gençlere şu sözlerle seslenmeyi de ihmal etmedi: “Eğer hayatta bir şeye karar verdiyseniz önünüze çıkan engellerle bahaneler üretmek çok kolaydır. Ama imkânsızla mümkün arasındaki tek şey kararlılıktır. O kararı verdin mi azimle mutlaka hedefine ulaşabilirsin.”

Konuşmasında basketbolcuların ciddi bir konsantrasyon ile aynı anda birden fazla işi yaptıklarına işaret eden Yılmaz, bir takım olmanın gerekleri olan paylaşmayı bilme, yardımlaşma ve özeleştiri yapabilme gibi olmazsa olmazlara değindi. Zira bu olmazsa olmazlara sahip olanların hangi meslekte olurlarsa olsunlar alanlarının en iyisi olabileceklerini söyleyen Yılmaz, bu anlamda antrenörlük geçmişinden hikâyeleri paylaştı.

cy9

Küçük katkıların büyük, önemli olumlu sonuçlar getirmesinin yanında, küçücük boşlukların, hataların ve göz yummaların da büyük handikaplara sebep olduğunun erken yaşlarda farkına varan Yılmaz bunun avantajını yaşamış bir insan…Bu noktadaki tecrübesini bir fabrikada çalışan en düşük bordrolu personelin fabrikanın başarısındaki katkıyı örnek vererek anlattı. Yılmaz’a göre bir iş yerindeki personelin değerini belirleyen şey onların sahip oldukları eğitimleri, bordroları, güzellikleri veya çirkinlikleri değil, her birinin ayrı ayrı o işletmeye kattığı değerdir.

Yılmaz, antrenör olarak gerek Türkiye’nin önde gelen basketbol takımlarında, gerekse A Milli Takımımız’da elde ettiği başarılardan ziyade yetiştirdiği basketbol oyuncularının nasıl birer baba, eş oldukları, mesleklerinde kaç kişiye katkı verdikleri ve çevrelerine nasıl bir fayda sağladıklarını önemsiyor ve bunu da “Tüm kazandığımız kupalar, şampiyonluklar ortada, ama bunlar önemli değil. Bu başarıları ben kazandırmasam bir başka antrenör kazandırabilir. Siz Türkiye’nin çok önemli bir şirketinde Genel Müdür olabilirsiniz. Ama burada “küçük dağları ben yarattım” diyorsanız yanılırsınız. Çünkü siz olmasanız bir başkası olacak, o da olmazsa başka biri olacak ve o şirket düzgün ve planlı çalışırsa başarıyı zaten yakalayacak.” sözleriyle ifade ediyor.

“Hayatta başarılı olmak istiyorsan en önemli hobin kendi eksiğini bulmak olsun.”

“Son olarak bana derseniz ki; Hocam herkes senin gibi yapıp milli takım antrenörü oluyor mu? Evet bazıları olmuyor. Ama mühim olan şey senin ne olduğun değil, bordronda ne yazdığı değil, pozisyonun değil, skorbord değil. Bu hayatın galibini belirleyen, başarını belirleyen o skorbordun yazdığı değil. Evet hedefe ulaşmak için kararlılıkla gidersin, ama her zaman ulaşamazsın. Önemli olan o skorbord değil gönlünün skorbordudur. Ben her finalde şampiyon olmadım, yendiğim kadar şampiyonluk da kaybettim.  Kaybederek de öğrendim. Ders çıkartarak, özeleştiri yaparak öğrendim. Bugün bir miras bırakarak gidersem özeleştiriyi bırakıp giderim. Hayatta başarılı olmak istiyorsanız en önemli hobiniz kendi eksiğinizi bulmak olsun. Bütün şampiyonlukları kazanmasan da olur. Hepimiz bir gün geldiğimiz yere geri döneceğiz. Önemli olan giderken gönlümüzdeki kadranda kimin galip olduğudur.” sözleriyle konuşmasını noktalayan Basketbol Milli Takımlar Eski Antrenörü Çetin Yılmaz programın sonunda katılımcılardan gelen soruları da yanıtladı.

cy7

 

 

 

 

 

Platformunuzu seçin ve paylaşın.