Fatma Sel Turhan’la “Osmanlı’da Savaş Esirleri” Üzerine Konuştuk

2018 Kasım’ının son Pazar gününde, İstanbul Teknik Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Fatma Sel Turhan’la son çıkardığı kitabı “Osmanlı’da Savaş Esirleri” üzerine Boğaziçi Konak’ta bir söyleşi gerçekleştirdik.

fs3

25 Kasım 2018 tarihinde, vakfımızın gelenekselleşen lezzetleri simit ve çay ile yaptığımız kahvaltı sonrası, Osmanlı’daki savaş esirlerinin durumunun tarihsel süreci hakkında dinleyenleri başka deryalara sürükleyen samimi bir sohbet gerçekleştirdik.

Moderatörümüz Kerem Koçer (İşletme-22’) yaptığı takdimde, Fatma Sel Turhan’ın aslında vakfımızın bir misafiri olmadığının, kendisinin zaten bir Boğaziçi Üniversitesi mezunu olduğunun ve vakfımızın önemli projelerinden biri olan Bosna Yiğitlik Meydanı’nda da bizlere birçok konuda yol gösterici olduğunun altını çizdi.

Konuşmacımıza sorulan ilk soru neden ve nasıl savaş esirleri gibi “netameli” ve araştırılması güç bir konuyla ilgilendiği oldu. Fatma Hanım bu konuya aslında Osmanlı dönemi Bosna’sında serhatlerde yaşamı çalışırken ilgi duymaya başladığını ifade etti ve konuyla alakalı belgeleri yine bu dönemden beri topladığını belirtti. Çalışmaya başlangıç noktası olarak 1699 yılında yapılan Karlofça Antlaşması’nı seçmesinin sebebi ise çağlardan beri fiilen uygulanan esir takası usullerinin bu dönemde yeni bir hukuki bir zemine oturtulması ve sonraki süreçte bu konuyla ilgili tutulan kayıt sayısının artmasıyla ilgiliydi.

Zikredilen antlaşmada fidye meselesi devletlerin aktif müdahil olduğu bir dizi şarta bağlanırken aynı zamanda her iki devlet elinde bulunan esirlerin karşılıklı takas edilmesi de resmi bir hüviyet kazanmaktaktaydı. Aynı yüzyılda yapılan bir başka antlaşma olan Pasarofça Barışı’nda da benzer hükümler tekrar edilirken, esir mübadelesinin 61 gün ile sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Süreye getirilen kısıtlama haricinde, Karlofça’da sıkıntı oluşturduğu anlaşılan Müslüman esirler sorunu da Müslüman esirlerin fidye ve mübadele dışı bırakılmasına karar verilmesiyle çözülmüştür.

fs4

Fatma Hanım daha sonraki süreçte halkın elinde bulunan savaş esirlerinin tahliyesinin tamamen devlet eliyle gerçekleştirilmesinin Osmanlı ekonomisi için yeni bir yük de getirdiğinden bahsetti. Zira 1736-1739 yılları arasında yapılan Osmanlı-Rus savaşı sonrasında, Rusya’nın Azak kalesinden çekilme şartı olarak Osmanlı topraklarında bulunan Rus savaş esirlerinin salıverilmesini talep etmesi üzerine, Osmanlı İmparatorluğu esir sahiplerine 100’er guruş ödeyerek tahliyelerden doğabilecek rahatsızlıkları önlemek durumunda kaldı. Bu durum da Osmanlı maliyesi için yeni bir yük demekti.

Söyleşinin ilerleyen kısmında esirler ve kölelik meselesinin Osmanlı toplumundaki yeri üzerine konuşuldu. Fatma Hanım konuşmasına özellikle esir ve köle kavramlarının farkından bahsederek devam etti. Bu anlamda esir kavramı aslında savaş esirlerine tekabül eden bir kelime olsa da gündelik hayatta bütün köle unsurlarını da içeren bir hüviyet kazanmıştı. Fatma Hanım her ne kadar Osmanlı’da esirlik ve kölelik uygulamaları yaygın olsa da, Avrupa’nın sömürgeci faaliyetlerinden sonra görülen kölelikle kıyaslandığında Osmanlı’daki köleliğin çok daha küçük pazar olduğunun altını çizdi.

fs2

Etkinliğin son safhalarında gelen fıkıh ve insaniyet temalı sorular üzerine, Fatma Hanım kölelik ve esirlik meselesini teori ve pratik uygulamalarıyla ve dönemin şartlarıyla değerlendirmek gerektiğini belirtti. Özellikle her devlet gibi Osmanlı’da da teori ile pratiğin fark oluşturabileceğini anlatmak adına konuyu birçok örnekle zenginleştirdi. Örneğin; gayrimüslimlere esir satışı fıkhen yasak olsa da zaman zaman getirilen düzenlemelerle bu durum esnetilmişti. Bunun dışında yine fıkhen Müslümanların esir edilmesine cevaz verilmese de özellikle Çerkes ve Gürcü esirlerinin çoğunluğu oluşturduğu Müslüman esirler de vardı. Etkinliğin sonunda kadın ve çocuk esirler hakkında birçok soru sorulması üzerine, Fatma Hanım bu duruma yaklaşım tarzımızın her kanunun ayrıntılı olarak yazılmış olduğu modern bakış açısındansa dönemin tarihsel gerçekliğini göz önüne alarak  değerlendirmenin daha sağlıklı olacağını söyledi.

Keyifli geçen bu söyleşinin ardından teyit yapan ilk 10 katılımcıya Fatma Sel Turhan’ın kitabı hediye edildi. Bu güzel sabah söyleşisi için Fatma Hanım’a teşekkürü bir borç biliriz. Önümüzdeki etkinliklerde de tekrar görüşmek dileğiyle…

fs5

fs1

Zehra Betül MERİÇ (PDR-20’)

Hakan Kerim İLKER (Politika-21’)

 

Platformunuzu seçin ve paylaşın.