Endülüs Gezisi Notları…

İslam kültürünün en önemli merkezlerinden olan, bulunduğu coğrafyaya yaklaşık sekiz asır boyunca bilim ve sanatta altın çağını yaşatan, ismini her duyduğumuzda yüreğimizde bir burukluk hissettiğimiz Endülüs Medeniyeti’nden kalan izleri keşfetmek üzere öğrenci ve mezunlarımızla 23 Kasım günü İstanbul’dan yola çıktık.

Programımızın ilk günü, Malaga’da yaşamış olan ünlü ressam Picasso’nun adını verdikleri havaalanından, rehberimiz Selahattin Kaçaran eşliğinde, Malaga’nın Fuengirola bölgesinde bulunan otelimize yerleştikten sonra, ikinci gün Endülüs Medeniyeti’nden miras kalan ve bugüne kadar kısmen de olsa korunabilen nadir eserlerden olan Kurtuba Camiini ziyaret etmek üzere Cordoba (Kurtuba) şehrine yol aldık. Kurtuba Camii, Katoliklerin eline geçtikten sonra yıkılıp katedral yaptırılmak istenmiş fakat dönemin kralı V.Carlos’un isteği üzerine küçük bir kısmı yıkılıp, caminin ortasına bir kilise(katedral) inşa edilmiş.

 

 

Eşsiz güzellikteki mihrabı ve mimari olarak ilk defa burada kullanıldığı söylenen çift katlı kemerleri ile dikkatimizi çeken camiden ayrıldıktan sonra, tarihi şehrin sokaklarını gezerken Endülüs’te yetişen âlimlerden İbn Rüşd (Averroes) ve İbn Meymun’un (Maimonides) heykelleri ile karşılaştık. Bugün İspanyollar’ın Endülüs âlimlerine kendi kültürlerinin parçası olarak sahip çıktıklarını ve isimlerini cadde ve sokaklara hatta okullarına verdiklerini öğrendik. Ardından Ortaçağ Avrupa’sı hakkında fikir edindiğimiz, işkence aletlerinin sergilendiği Engizisyon Müzesi’ni de gezdikten sonra Malaga’ya döndük.

Üçüncü gün, Elhamra Sarayı’nı da barındıran Endülüs şehri Gırnada’ya (Granada) doğru hareket ettik. Elhamra Sarayı’ndan önce sarayın bulunduğu tepenin tam karşısında bulunan bir camiyi ziyaret edip, Faslı Müslümanların Cuma günü camii önünde dağıttıkları leziz böreklerden tattıktan sonra Elhamra Sarayı’na geçtik. Kendine has süslemeleri, itina ve ustalıkla yerleştirilmiş latif oyma ve işlemeleri,  zarif kemerleri, seramik sanatının zirvesi sayabileceğimiz girift kaplamaları, avlusunda bulunan havuzları, botanik bahçesini andıran ferah yeşil alanları ile Elhamra Sarayı, şaheser tanımlamasını fazlasıyla hak ediyordu.

 

Ertesi gün yine bir başka önemli Endülüs şehri olan İşbiliye’ye (Sevilla) doğru yola çıktık. Daha önceki yolculuklarımızda da dikkatimizi çeken muazzam büyüklükteki zeytin bahçelerinin arasından geçerek, Muhyiddin İbn Arabî gibi âlimlerin yetiştiği İşbiliye’ye vardık. 1929 yılında İber-Amerikan Fuarı için yapılmış görkemli binaların ardından, eskiden Camii iken sadece minaresi kısmen korunup katedrale çevirilen Santa Maria Katedraline uğradık. Ardından eski Sevilla sokaklarında kısa bir tur atıp, 1992 yılında Expo fuarına ev sahipliği yapan Cartuja Adası’nın çevresinde kısa bir tekne turu yaparak Sevilla turumuzu tamamladık.

Dolu dolu geçen 4 günün ardından Malaga şehir merkezi’nde de kısa bir turun ardından 27 Kasım günü Endülüs’e bir süreliğine veda edip bir başka medeniyet başkenti olan İstanbul’umuza geri döndük.

Platformunuzu seçin ve paylaşın.