Eğitim Kariyer Sohbeti Boğaziçi Konak’ta Gerçekleşti

20 Aralık Salı günü İbrahim Hakan Karataş (TKL ’98) moderatörlüğünde düzenlemiş olduğumuz Eğitim Kariyer sohbetinde, öğrenci ve mezun arkadaşlarımız Boğaziçi Konak’ta bir araya geldiler.

Katılımın oldukça yüksek olduğu program, konuklarımızdan İbrahim Bey’in kendi kariyer yolculuğunu anlatmasıyla başladı.

Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olduktan sonra pedagojik formasyon alarak çeşitli okullarda 12 yıl öğretmenlik yapan İbrahim Bey, daha sonra master ve doktorasını tamamlayarak Fatih Üniversitesi’nde Eğitim Bilimleri Bölümü’nde öğretim üyesi oldu. Aynı zamanda İstanbul Gönüllü Eğitimciler Derneği Kurucu Başkanı olan İbrahim Bey kendisini tanıttıktan sonra, öğretmenlik mesleğinin geleceğine dair konuşmanın faydalı olacağına değindi ve konuklara “neden öğretmenlik?” sorusunu yöneltti. Öğrenci arkadaşlarımızın verdiği cevaplardan bazıları şöyle;

“Öğretmen liselerinin ek puan vermesi”,

“Derd-i maişet”

“Kadınlar için çalışma şartlarının uygunluğu, kadınlara karşı toplumsal yönlendirme” “Mesleğin sosyal yönünün çok olması, sosyal yönden tatmin edici olması”

“İnsanların hayatına olumlu katkı sağlayabilme, onların güzel yönde değişimlerine tanık olma duygusu”.

Programın ilerleyen bölümlerinde dolaylı olarak bu sebeplerin irdelendiğine şahit olduk.

Sohbetin devamında söz alan konuklarımızdan Süleyman Kahraman (PDR’05) kendisini tanıtırken aynı zamanda eğitim fakültesinde okuyan bir öğrenci için tek iş imkânının sınıfta öğretmenlik yapmak olmadığının altını çizdi ve kendi kariyer gelişimini anlatarak eğitim fakültesi öğrencilerine önlerindeki seçenekleri örneklendirdi.

Süleyman Bey, mezun olduktan sonra özel bir ilköğretim okulunda üç yıl rehber öğretmen olarak görev yapar. Meslekteki ikinci yılında Üstün Zekalılar Eğitimi projesine dahil olarak iki yıl boyunca bu projenin sorumluluğunu üstlenir. Bu proje kapsamında eğitimlere, seminer ve kongrelere katılmak amacıyla Amerika gitme fırsatı bulur. İlk görev yerindeki üç yılın ardından askere giden Süleyman Bey, askerlik dönüşü çalışmalarına iki farklı şekilde devam etmeyi planlar; birincisi akademisyenlik diğeri yazarlık. Bu amaçlarına ulaşabilmek için öncelikle özel sektörden kamuya geçmesi gerektiğini düşünür ve devlette çalışmaya başlar. Şu an bir ticaret meslek lisesinde müdür yardımcılığı ve rehber öğretmenlik yapmakta olan Süleyman Bey, aynı zamanda Üstün Zekalılar Enstitüsünde eğitimci.

“Dikkat Dikkat”, “Çok Özel Sözel Zeka”, “Düşün-Üret-Bul” ve “Göz Göre Görsel Zeka” kitaplarının da yazarı olan Süleyman bey, kendi kariyer yolculuğunu anlattıktan sonra mesleğin ilk on yılında dalgalanmalar olduğunu vurgulayarak, insanın otuzlu yaşlara geldiğinde ancak ne yapacağına karar verebildiğini söyledi. Bu dalgalanmaların sebeplerinden birini, karşımıza çıkan engellerin ideallerimizi saptırması olarak tanımladı.

Konuklarımızdan Sultan Gül Ahçı (PDR’07) konuşmasına kendisini tanıtarak başladı.

Sultan Hanım, mezun olduktan sonra İstanbul’daki başka bir devlet üniversitesinde “din psikolojisi” alanında yüksek lisansa başlar. Fakat yeni üniversitenin ortamı Boğaziçi ortamına göre çok farklıdır ve kendi tabiriyle ‘heves kırıcı’dır. Yüksek lisans kariyerini bu sebeple sekteye uğrasa da devam ettirir. Daha sonra devlette çalışmaya karar verir. İlk görev yaptığı okul, ortamı, sınıflar, öğrenci profili oldukça sıkıntılıdır. Kendisi şu anda bir İmam Hatip Lisesinde ‘görevlendirme ’ olarak çalıştığını ve İHL’ de çalışma ortamının kadınlar için daha müsait olduğunu belirtti. Sultan hanım evli ve bir çocuk annesi olduğu için, öğretmenlik, yüksek lisans ve annelik görevlerini bir arada yürütmek durumunda olduğunu ve kariyer yapmanın zorlaştığına değindi.

Tekrar söz alan İbrahim Hakan Bey, ülkemizdeki eğitim alanında ki değişimlere ve gelişmelere değindi.

Hocamız, ülkemizin 2023 yılına kadar bir milyon öğretmene ihtiyaç duyduğunu yani 300.000 öğretmen ihtiyacımız daha olduğunu, eğitim görecek nüfusun 25 milyon civarında olduğunu düşündüğümüzde gelecek yılların ülkemiz adına eğitim çağı olacağını vurguladı. Atanamayan öğretmenlere de değinen İbrahim Bey, sıkı bütçe kontrolü nedeniyle eğitime yeterli bütçe ayrılamadığını, sıkı çalışarak ülke gelirimizin artması durumunda bütçe düzenlemesine gerek kalmadan ihtiyacımız olan öğretmen sayısına ulaşabileceğimizi belirtti.

Sohbetin bundan sonraki bölümü soru-cevap şeklinde gelişti ve konuklarımız öğrenci arkadaşlarımızın sorularını cevapladılar.

Konuklarımızın öğrencilerimize tavsiyelerinden biri, mezun olunca önceliğin yüksek maaşlı bir iş yerine kendilerini geliştirebilecekleri, takım çalışması yapılabilecek ortamlar sunan bir iş olması gerektiğiydi.

Sohbetimiz, devlette çalışan bir öğretmen için ne tür kariyer seçenekleri olduğuna değinen konuklarımızın “Sadece ders anlatacak biri olarak görmeyin kendinizi, vizyonunuzu geliştirin,ufkunuzu genişletin” tavsiyesiyle son buldu.

Platformunuzu seçin ve paylaşın.