“Başlangıçtan Günümüze İslâm’da Ticaret” Konulu Sohbette Prof. Dr. Sabri Orman’ı Dinledik.

İslâm Işığında Ekonomi ve Ticari Hayat Söyleşilerimiz’in 21 Mart Perşembe günü gerçekleşen “Başlangıçtan Günümüze İslam’da Ticaret” başlıklı oturumunda, TC. Merkez Bankası Banka Meclisi Üyesi Prof. Dr. Sabri Orman’ı misafir ettik.

islam ışığında ekonomi3

“Başlangıçtan Günümüze İslâm’da Ticaret” başlıklı sohbette Sabri Orman öncelikle ticaret ve tüccar kavramlarını tarihi olarak ele aldı. Tarihsel anlamda bakıldığında,  ticaret ve tüccarın çok sevimli görülmediğini söyleyen Orman, ticari faaliyetlere hep şüpheyle bakıldığını belirtti. Eski Yunan filozofları tarafından, kazanç elde etmek, servet biriktirmek maksatlı ticari faaliyetin hoş görülmediği dönemlerde, ticaret ve tüccar var olsa da sevimsiz görülmüştür. Ticaret ve tüccarın olmadığı bir hiçbir tarih dönemi olmadığını ifade eden Sabri Orman, buna rağmen ticari faaliyetlerin teşvik edilmediğini, geçinmek için olan şekline kerhen izin verilse de, kazanç elde etme amaçlı olana gerek dini çevreler, gerekse toplum tarafından iyi gözle bakılmadığını söyledi.

Prof. Dr. Sabri Orman, ticari faaliyetlere mesafeli bakılan ve tüccarın menfaatini gözeten, aldatan ve sömüren bir figür olarak tanımlandığı dönemlerin ardından, ticareti meşru olarak gören ilk din ve medeniyetin İslâmiyet olduğuna dikkat çekti. Bu duruma “Bunun dini ahkâmla ilgili bir tarafı da vardır. Ama adeta ilahi kader İslâmiyet öncesinden bu kanalı açmış gibiydi. Efendimiz (sav) daha peygamber olmadan önce Hz. Hatice’nin (ra) ticaret kervanlarını yönetiyordu. Hz. Hatice (ra) bir hanım tüccardı. Dolayısıyla da İslâmiyet’in ilk hanım mümini bir tüccardı.” sözleriyle vurgu yaptı. Efendimiz (sav)’in peygamberlik geldikten sonra da ticarete bakışının değişmediğini söyleyen Orman, “Rızkın onda dokuzu ticarettedir.” hadis-i şerifini hatırlatarak bu bakışı ortaya koydu.

islam ışıgında ekonomi1

İslâmiyetin meslekler karşısında tavrının nötr olduğuna değinen Sabri Orman, adabına, ahkâmına uygun olarak yapılan işlerden elde edilen ticari kazancın dinimizce, diğer tüm meşru sayılan işlerden kazanılan gibi  meşru görüldüğünü söyledi.

“Ticaret fiilen İslâm Medeniyeti içinde en fazla gelişmiş faaliyet alanı olmuştur. İslam medeniyetini bir iktisadi faaliyetle karakterize etmek icap ederse bunun ticari faaliyet olduğunu söyleyebiliriz. İslâmiyet’e bir ticaret ve tüccar medeniyetidir diyebiliriz.” diyen Prof. Dr. Sabri Orman, “İktisat tarihinde üç devrim vardır.  Tarım, ticaret ve sanayii devrimi… Tarım devriminin adresi Ortadoğu, ticaret devriminin adresi ise İslam medeniyetidir.” şeklinde sözlerine devam etti.

Müslümanların yükseliş dönemlerinde Akdeniz’i bir ticaret gölüne çevirerek büyük ölçüde kontrolleri altına aldıklarını belirten Sabri Orman, bu ticaretin Kızıldeniz, Basra Körfezi ve Hint okyanusu hattında gerçekleştiğini söyledi. Bu dönemde İpek Yolu ve Baharat Yolu üzerinden yapılan bir ticaret söz konusu olsa da, esas deniz yolu üzerinden Hint Okyanusu’ndan Çin’e kadar güçlü ve süreklilik arzeden bir ticaretin varlığını konuğumuzdan öğrendik. İlk Müslüman tüccar kolonisinin daha Hz. Peygamber (sav) zamanında Çin’de mevcut olduğunun bilindiğini aktaran konuğumuz, bu sayede Çin’deki tüccarlar arasında Müslümanlık’ın yayıldığını ifade etti. Bir ticari ve ekonomik devrimden söz edilecek ise bunun İslâm dünyasında teşekkül ettiğini söylemenin doğru olacağını vurgulayan Sabri Orman, Müslümanlar’ın bir ticaret medeniyeti geliştirdiğinin altını çizdi.

“İslâmiyet fetihler ve savaşlar yoluyla da yayılmıştır. Evet bu doğrudur. Fakat İslamiyet’in yayılması önemli oranda tüccarlar vasıtasıyla barışçı yollardan olmuştur. Dünyada o zamana kadar en sevimsiz tip olarak görülen tüccarlar bir dinin yayılmasını nasıl sağlamışlardır? Bu çok enteresan, araştırılması gereken bir durumdur.” diyen Prof. Dr. Sabri Orman, Güneydoğu Asya’nın Müslümanlaşmasının tüccarlar eliyle olduğunu vurguladı. “Güney Afrika ve Batı Afrika’nın Müslümanlaşması da büyük ölçüde tücccarların faaliyetleri sayesinde barışçı yollarla gerçekleşmiştir. Karşınızdaki insana öyle bir  güvenmeniz lazım ki onun dinine girebilesiniz. Müslüman tüccarlar nasıl insanlardı ki bunca insanı dinlerini değiştirecek kadar etkilemişlerdir.” sözleriyle ortaya çıkan durumun dinamiklerinin hâlâ bilinemediğine dikkat çekti.

islam ışığında ekonomi4

Güneydoğu Asya’ya önce İspanyollar ve Portekizliler’in daha sonra da İngilizler’in donanma ve silahlı güçleriyle ulaştığına işaret eden Sabri Orman, Müslümanlar’ınsa bu bölgeye geldiklerinde silahlarının olmadığını ve bu şekilde mücadele ederek İslâmiyet’i yaymaya çalıştıklarını söyledi. “Arkalarında hiçbir askeri ve siyasi güç bulunmayan Müslümanlar’ın tamamen barışçı yollardan elde ettikleri bu başarı öyküsünün araştırılmaya ihtiyacı vardır ve ticaret yapan Müslümanlar’ın bu dönemden alacağı bir hayli ders vardır.” diyen Prof. Dr. Sabri Orman, önemli tespitlerle dolu konuşmasını bitirdi.

Ahmet Fevzi Çalışkan’ın (Politika’ 00) moderatörlüğünde gerçekleşen programda, Sabri Orman katılımcılardan gelen soruları da cevapladı.

 

Platformunuzu seçin ve paylaşın.