Bosna Yiğitlik Meydanımız Boşnak Öğrencilerin Kırtasiye İhtiyaçlarını Karşılamak Üzere Bosna’daydı

BYV Hamilik Okulu Bosna Yiğitlik Meydanı ekibimizden 8 öğrencimiz Bosna’nın önemli STK’larından biri olan AKOS ile devam eden işbirliğimiz çerçevesinde bu yıl da Doğu Bosna’da ihtiyaç sahibi olan Boşnak öğrencilerin kırtasiye ihtiyaçlarını karşılamak üzere 30 Ağustos-3 Eylül 2019 tarihlerinde Bosna Hersek ziyareti gerçekleştirdi.

Ekibimizin ziyaret izlenimlerini sizlerle paylaşıyoruz:

30 Ağustos Cuma sabahı, rotamız Bosna Hersek’e olmak üzere İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda arkadaşlarımızla buluştuk. Bosna Hersek yerel saati ile saat 11:30 civarı Saraybosna’ya ayak basmış bulunduk. Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (IUS)’ten arkadaşlarımız Ömer, Zeynep ve Fırat bizi araçlarıyla karşıladılar. Toplam iki araç olmak üzere randevulaştığımız STK’lara doğru yola çıktık.

İlk durağımız, havalimanına da yakın konumdaki Maarif Schools of Sarajevo olarak adlandırılan Maarif Okulları oldu. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimi veren bu kurumun Okul Müdürü Ahmet Güney ve Kampüs Müdürü Sanel Musovic ile bir saate yakın bir görüşme gerçekleştirdik. Kendilerinin Türkiye ve Bosna ilişkilerine bakış açılarını dinledikten sonra biz de Bosna Yiğitlik Meydanımızı tanıtarak, ileride yapılabilecek projelere dair görüş alışverişinde bulunduk. Maarif Okulları yöneticileri de ülkemizdeki benzer kurumlar ile yaptıkları projeleri bizlere aktararak, BYV Hamilik Okulu Bosna Yiğitlik Meydanı ile birlikte projeler yapmaktan memnuniyet duyacaklarını ifade ettiler. Tanıtım broşürümüzü takdim edip iletişim bilgilerini paylaştıktan sonra okuldan ayrılarak şehir merkezine doğru yola çıktık.

İkinci durağımız olarak TİKA Saraybosna Koordinatörü Sayın Ömer Faruk Alımcı’yı makamında ziyaret ettik. Kendisi bize Bosna özelinde tecrübelerini aktarırken, yardım ve restorasyon projelerinin dışında, insanların biraz da sürdürülebilir ve iletişimi kuvvetlendiren projeler beklediğinden bahsetti. Muhatabımız TİKA’nın tecrübe paylaşım programlarından bahsettikten sonra, biz de kendisine, gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz diyalog projemizden bahsettik. Sayın Alımcı daha sonrasında bize Saraybosna içerisinde görüşmemizi tavsiye ettiği diğer kurumları listeledi ve hepsini not ettik. Teşekkür edip, kendi üretimimiz olan Bosna Defterlerinden hediye ederek üçüncü randevumuza yetişmek için izin aldık ve TİKA’dan ayrıldık.

THY Bosna Müdürü sayın Salih Kansu ile görüşmek için Başçarşı’ya çok yakın konumdaki Vatna Kafe’ye gittik. Salih Kansu’nun ilk konferansımız “Unutulmaz Dava Bosna”nın konuşmacılarından sayın Hüseyin Kansu’nun oğlu olduğunu öğrendik. Salih Kansu ile beraber sayın Muhammed Sherbi ile de görüşmüş bulunduk. Sayın Kansu kendisiyle yolda tevafuken karşılaşıp sayın Muhammed Sherbi’yi de toplantımıza davet etmişti. Kendisinin Alija Izzetbegoviç ile istişare ederek kurduğu Bosniak High Schools ile randevumuzu ayarlayan Sayın Muhammed Sherbi ile tanışmak bizler için büyük bir nimet oldu. Sayın Sherbi yaklaşık bir saat sonra başka bir yere sözü olduğu için aramızdan ayrıldı. Toplantının devamında Sayın Salih Kansu, tüm Bosna tecrübelerini ve diyalog projemiz için bize yardımcı olabilecek kişilerin iletişim bilgilerini bizimle paylaştı. Tatlılarımızı da yedikten sonra sayın Salih Kansu ile vedalaşıp akşam yemeği için Çevabi yemeye Başçarşı’ya doğru yola koyulduk.

Bosna’da yiyecek ve içecek sektörü o kadar ucuz ki sadece 3KM’ye bir porsiyon köfte (Çevabi) alabiliyorsunuz. Karnımızı doyurduktan sonra Moriça Han’a giderek Boşnak Kahvesi ve Türk Çayı içtikten sonra bizi havalimanında karşılayan arkadaşlarımız ile birlikte otele doğru yola koyulduk.

31 Ağustos Cumartesi ve 1 Eylül Pazar günleri çanta dağıtımı için ekibimiz iki gruba ayrıldı.

Bu iki günün özetini iki ayrı grubun kaleminden aktaracağız.

GRUP 1:
31 Ağustos 2019 Cumartesi sabahı saat 06 civarında Akos Derneği gönüllüleri ile buluşarak çanta ve kırtasiye malzemesi dağıtımı için yola çıktık. Bosna’nın küçük bir ülke olmasının en güzel tarafıysa, herkesin birbiri ile uzak yakın bağlarının bulunması. Bir gün önce tanıştığımız Mısırlı Muhammed Serbi’nin oğlu Hilmi bu yolculuğumuzda bize arkadaşlık etti. İlk durağımız Saraybosna’ya 60 km uzaklıkta bulunan, nüfusun çoğunluğunu Hırvatlar ve Boşnakların oluşturduğu Busovoca idi. Busovoca da bir okula gittik, okula vardığımızda Boşnak çocuklar ve aileleri heyecan ile bizleri bekliyorlardı. Akos Derneği başkanının yaptığı konuşmanın ardından çocuklara çantalarını dağıttık. Bizlerden hatıra kalmasını istediğimiz bilekliklerimizi de çocuklara hediye ederek dağıtımı tamamladık ve hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra okuldan ayrıldık.

Busovoca’dan ayrıldıktan sonra Ahmici köyüne uğramayı ihmal etmedik. Ahmiçi hemen hemen herkesin aynı soyadını taşıdığı bir Bosna köyü. 16 Nisan sabahı saat 5:30 da sistemli bir şekilde çevre köylerle beraber bu köyü de ele geçiren Hırvatlar 116 savunmasız Boşnak Müslümanı acımasızca katletmiş. İçlerinde üç aylık bebekten 90 yaşındaki dedeye kadar masum insanların bulunduğu Ahmici Camisi’ne bomba atılmış. Caminin hemen yanındaki bir oda, bu vahşeti unutmamak için küçük bir fotoğraf müzesine dönüştürülmüş. Bizler de bu müzeyi ziyaret edip şehitlerin ruhlarına Fatiha okuduktan sonra Ahmici köyünden hüzünle ayrıldık.

Lutkarska da kısa bir kahve molası verdikten sonra Bosna-Hersek’in Bosna-Hersek Federasyonu’nda Merkez Bosna Kantonu’na bağlı bir belediye olan Vitez’e doğru yola çıktık. Vitez de yaptığımız çanta dağıtımının ardından Bugojno’da kısa bir mola verdik ve son rotamıza, Livno’ya doğru yola çıktık.

Günümüzde Bosna-Hersek’in Hırvat-Müslüman Federasyonu bölgesinde yer alan Livno’nun nüfusunun % 13’ünü Müslümanlar, % 76’sını Hırvatlar ve % 7,8’ini Sırplar oluşturmaktadır. Livno da Curcınıca Camii’ ne gittiğimizde bizleri bir bayram günü neşesiyle bekleyen Boşnak çocuklara çantalarını dağıttık ve bileklikler hediye ettik. Çocukların gözlerinde gördüğümüz mutluluk ile büyük bir tatmin duygusuyla camiden ayrıldık.

Curcınıca Camii imamı ve ailesi ile yemek yedikten sonra eski şehiri görmek için tepeye çıktık. Güzel bir orman yolundan yürüyerek ulaştığımız şehir manzarası görülmeye değerdi.

Günün sonunda akşam yemeği yemek için vezirler şehri olarak bilinen Travnik’e doğru yola çıktık. Osmanlı’nın hüküm sürdüğü yıllarda Bosna Eyaleti’nin merkezi olan ve çok sayıda vezir ve devlet adamı yetiştiren Travnik’te bulunan Süleyman Paşa Camii’nde namazlarımızı kıldıktan sonra Travnik’in ünlü mekânı Lutvina Kahva’da yemek yedik ve günü böylece bitirdik.

GRUP 2:

31 Ağustos Cumartesi günü sabah 05.15’te Akos ile buluşup Vrbanjici’ye doğru yola çıktık. Yol üzerinde güzel bir dinlenme yerinde mola verdik, o sırada ekiple de kaynaşma fırsatı bulduk. Ekibimizde, Akos’tan Rabia Hanım, İlhana ve Rüveyda vardı. Birlikte çay içip muhabbet ettikten sonra yolculuğa devam ettik ve yaklaşık üç saat sonra da Vbranjici’ndeki dağıtım yapılacak olan camiye ulaştık. Çantalarına bir an önce kavuşmak için bekleyen miniklerin gözlerindeki sevinç bizleri nasıl mutlu etti, tarif dahi edemeyiz. En kalabalık dağıtımı yaklaşık 67 çanta ile yaptığımız Vrbanjici’de 1 saat kadar bulunduk. Dağıtımdan sonra camiinin imamı ile muhabbet etme fırsatımız oldu. Kendisi bizlere Boşnakça ilahiler söyledi.

Vrbanjici’ye veda ettikten sonra ikinci durağımız olan Kozarac köyüne ulaştık. Allah’ın izniyle burada da 39 çantayı sahiplerine ulaştırdık.

Son durağımız olan Prijedor’da ise 38 çantayı teslim edip dönüş yoluna geçtik. Diğer ekibimizle Travnik’te buluşup meşhur Boşnak Kahvesi içtikten sonra otelimize geçtik.

Akos ile çanta dağıtımımızın 2. Günü olan 1 Eylül sabahı 6.30’da yola çıktık. Sarajevo’da bulunan İstiklal Camii’nin bahçesinde diğer ekiplerle buluşup kimin nereye gideceğine karar verip arabalara ayrıldık. Bizim ekibin gideceği yer olan Stolac, Mostar yakınlarında olduğu için Mostar’a gider gibi Neretva nehrinin kıyısı boyunca ilerleyen güzel bir yoldan ve birçok tünelden geçerek Bosna Hersek’in Hersek kısmına geçiş yaptık. İlk durağımız Stolac’ın merkezinde bulunan Hodovo İlkokulu’ydu. Burada Boşnak arkadaşlarımızla birlikte okulu gezip bir süre öğrencilerin gelmesini bekledik. Öğrencilerin tamamı okula geldikten sonra çanta dağıtımına başladık. Dağıtım bittikten sonra hatıra fotoğrafı çekilip 2’nci durağımıza doğru yola çıktık. 2’nci okulumuz ilk gidilene 15 dakika uzaklıkta bulunan Stolac İlkokulu’ydu. Bu okul Stolac’da açılan ilk ilkokul olma özelliğini taşıyordu. Bu okulda da bir süre öğrencilerin gelmesini beklerken okul müdürüyle muhabbet etme fırsatı bulduk. Türk olduğumuzu ve İstanbul’dan geldiğimizi duyan diğer birçok Boşnak gibi okul müdürü de bizi içtenlikle karşıladı ve ilk iş olarak bize okullarında yıllardır zorunlu Türkçe dersi verildiğini anlatıp Türkçe kitaplarını gösterdi. Biz kitapları incelerken Müdür Bey üzülerek kendi müdürlük yaptığı son 9 yıl boyunca seve seve Türkçe eğitimi vermelerine rağmen önümüzdeki yıl bu eğitime son verileceğini anlattı. Bunun nedeni ise Stolac’ın Hırvatların çoğunlukta, Boşnakların ise azınlıkta olduğu bir bölge olması ve Hırvatların zorunlu Türkçe dersini istememesinden kaynaklanıyormuş.

Çanta sahiplerinin tamamına yakını okula geldikten sonra burada da dağıtımımızı tamamlayıp Stolac’a kadar uzanan Neretva nehrinin çevresinde gezerek yemek yiyeceğimiz yere yürüdük. Yemeğin ardından Stolac Camii’nde namaz kılıp camiinin hemen dış avlusunda bulunan bir kafede oturup Boşnak arkadaşlarımızla sohbet edip kaynaşma imkânı bulduk. Molanın ardından araçlarımıza geri dönüp hep birlikte yakınlarda bulunan Blagaj tekkesini görmek için Blagaj’a geçtik. Sarı Saltuk ve alperenlerin Horasan bölgesinden Bosna’ya hicret edip ve fetihler sonucu İslam’ı yaymalarının ardından yaptırdıkları bu tekke tam 554 yıllık bir maziye sahip. Tekke ve çevresini gezdikten sonra ekiple ufak bir mola verip muhabbet ettikten sonra araçlarımıza binip Sarajevo’ya geri dönüş yolculuğumuza başladık. Yolumuzun üzerinde bulunan Konjic’den geçerken Kameni Most (taş köprü) köprüsünü gören bir tepede durakladık. Şoförümüz bize, köprünün karşı tarafında bulunan camiyi ve hemen bitişiğinde bulunan kiliseyi gösterdi. Caminin var olan tek minaresi yarısına kadar yıkılmış bir durumdaydı. Savaşın özetinin tam olarak bu olduğunu, Boşnak Müslümanlar, Hristiyanların hiçbir ibadethanesine savaş boyunca zarar vermezken Sırp ve Hırvatların ilk iş olarak camileri bombalamaya başladıklarını anlattı. Bu yüzden savaşın üzerinden yıllar geçmesine rağmen yaşananların her daim hatırda kalması için tamir etmedikleri birçok yer gibi bu camiyi de bu şekilde bıraktıklarını anlattı. Ülkenin her bir metrekaresinde hissedilen acıyı biz de bir kez daha anımsayarak aracımıza geri döndük. 2-3 saatlik bir yolculuğun ardından Sarajevo’ya vardık. Boşnak arkadaşlarımızla vedalaşıp otelimize geçtik.

Ziyaretimizin bundan sonraki kısmında yine hep beraberdik. Cumartesi ve Pazar günlerinin sabah gün ağarmadan yola çıkıp anca gece geç saatlerde otelimize dönebildiğimiz yoğun programları nedeniyle biraz dinlenmeye ayırdık Pazartesi sabahını. Dinlenmekten kastımız ise en azından sabah saat sekize kadar uyumaktı, çünkü yapacak şeyler çok ama zamanımız kısıtlıydı.

Kahvaltımızı otelimizde yaptıktan sonra Başçarşı’ya yakın bir mesafede bulunan kurucuları arasında Aliya İzzetbegoviç’in kızının da bulunduğu The First Bosniac High School’u ziyaret ettik. Bölgedeki Cambridge üniversitesi’nin tanıdığı tek lise olan bu okul dünya eğitim standartlarının üzerinde bir performansa sahip. Ziyaretimizde okulun müdürü Naida Hanım ve global bakış açısı üzerine PhD yapmış bir eğitmen olan Kerim Bey ile gelecek projelerimiz hakkında çok yararlı görüşmeler yaptık. Öğle yemeğinde bize ikram edilen Boşnak böreklerimizi de yedikten sonra Mostar gezimizde bizlere eşlik edecek olan Bosna’da üniversite okuyan üç Türk öğrenci arkadaşımızla buluşmak üzere yola çıktık.

Yolculuğumuzu Konya belediyesi tarafından Saraybosna şehrine armağan edilen tramvaylar ile yaptık. Vagonların ve rayların eski olması hasebiyle yavaş yavaş şehir manzarasını seyreyleyerek vardık buluşma noktamıza. Arkadaşlarımızla buluştuktan sonra Mostar’a doğru yola çıktık. Benzersiz güzelliğe sahip dağların ve nehrin arasında iki arabayla yaptığımız üç saatlik yolculuğun ardından Mostar’a vardık. Çarşıyı ve savaş sırasında yıkılan ve sonrasında Türkiye tarafından restore edilen Mostar Köprüsü’nü gezdikten sonra köprüyü görebileceğimiz güzel bir mekana geçip kahvelerimizi yudumladık. Geri dönüş yolumuzda kendimize kuzu çevirmeyle küçük bir ziyafet verdikten sonra yine gece geç saatlerde otelimize vardık.

Bosna-Hersek’ten ayrılacağımız gün olan 3 Eylül 2019 Salı günü otelimizdeki kahvaltının ardından yola çıktık. İlk durağımız Kovaçi Şehitliği’ydi. Aliya İzzetbegoviç ve yol arkadaşlarının mezarlarının bulunduğu şehitliği gezip dua ettikten sonra hilal şeklindeki havuzun önünde bulunan Bilge Kral Aliya’nın kabri önünde hatıra fotoğrafı çektirdik. Şehitlikten aşağıya uzanan yolun sonunda bulunan güvercin meydanını geçtikten sonra karşımıza Saraybosna şehrinin simgesi olan Sebil çıkıyor ve Başçarşı’ya girdiğimizi anlıyoruz. Bir çok dükkan ve tarihi binaların olduğu çarşıda hediyelik eşyaların vazgeçilmez teması bu Sebil’dir. Sebil’in önünde çekildiğimiz grup fotoğrafının ardından çarşının sokaklarında kaybolduk. Çarşının tarih kokan sokaklarında gezerken şehrin yıllardır koruduğu Osmanlı Mimarisini görmek bizleri mutlu etti. Bosna’da sancak beyliği yapmış olan Gazi Hüsrev, Bosna’da İslam kültür ve medeniyetini inşa etmiş, görev yaptığı süre boyunca da şehrin imarı ile ilgilenmiştir. Mimar Sinan’a yaptırdığı Gazi Hüsrev Bey Camii, Başçarşı’da yer almaktadır. Gerek cami de gerek Başçarşı’nın çevresinde birçok çeşme bulunmaktadır. Gazi Hüsrev Bey Camii’ni gezdikten sonra Boşnak böreğini tattık. Özellikle sacda pişirilen bu böreğin yanında ayran servisi yapılıyor. Afiyetle yediğimiz böreğin ardından çarşı turumuza tarihi binaların fotoğraflarını çekerek ve dükkanlardan alışveriş yaparak devam ettik. Uçağımıza yetişmek üzere ikindi vakti otobüse binerek havalimanın yolunu tuttuk. AKOS teşkilatından Emina Hanım bizi uğurlarken gezimizin güzel hatıralarıyla Bosna-Hersek’e veda ettik.

Platformunuzu seçin ve paylaşın.