“İktisada Yeni Bir Yaklaşım” Başlıklı Sohbette Katılım Bankacılığının Duayen İsmi Temel Hazıroğlu’nu Misafir Ettik

6 Şubat Çarşamba günü Boğaziçi Konak’ta düzenlenen sohbette Temel Hazıroğlu’nu misafir ettik. İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünü bitiren Yazar Temel Hazıroğlu, Albaraka Türk Katılım Bankası’nda yönetici olarak çalışmıştır.  Kendisi “Katılım Bankacılığı” terimini sektöre kazandırmış olup, Albaraka Türk Katılım Bankası’nda da “İnsan Kaynakları” departman adının değişmesine öncülük etmiştir. “İnsan kaynak değildir, kıymettir. İslam, insana kıymet vermiştir” diyen Hazıoğlu’nun öngörüsüyle “İnsan Kaynakları” departmanı adı “İnsan Kıymetleri” olarak değiştirilmiştir. Katılım bankacılığının duayen ismi programımızda İslam’ın iktisada bakışını değerlendirmenin yanında, gelişen dünyaya İslam toplumlarının özünü kaybetmeden nasıl ayak uydurması gerektiğini felsefi açıdan ele aldı.

th1

Hazıroğlu, konuşmasının başında Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar gelen süreçte İslam’ın her zaman var olduğuna, vahiy ile gelen kitapların özünün her zaman aynı kaldığına değindi. Son Peygamber Hz. Muhammed (sav) ile gelen İslam dini ilk asırdan sonra Batı İslamı ve Doğu İslamı olarak 2 grupta değerlendirilebilir. Batı, Endülüs ile akıl ağırlıklı düşünce tarzını benimserken, Doğu, duygu ve tasavvufu öne almıştır. “Akl-ı Selim olmak; akıl, gelen vahiyle çatıştığında, aklın vahyi kabul etmesidir” diyen Hazıroğlu, Doğu ve Batı arasındaki İslam tasavvurunu, vahyi akledebilmek olarak değerlendiriyor.

Cemil Meriç’in “Ovadaki insan düşünmez, uçurumun kenarındaki insan düşünür” sözü çerçevesinde fikirlerini ortaya koyan Hazıroğlu; İslam toplumlarının gücü ve zenginlikleri arttıkça, daha az düşünmeye başladığını söyledi. Hazıroğlu’na göre toplumun Batı’ya özenmesi, Batıcı bir damar oluşturmuştur. Bu damar, geçmişe yabancılaştırmış, toplumun gerçeği reddetmesine sebep olmuştur. Aynı zamanda, geleneksel damar gelişen dünyaya ayak uyduramamış, geçmişe takılıp kalmış ve çağ dışı kalmıştır. Hazıroğlu, Müslümanların geleneksel damar içinde aklı yitirmemiş, Modernizm etkisiyle gerçeği reddetmemiş olmaları gerektiğini belirtti.

th2

Hazıroğlu, sosyoloji biliminin ortaya çıkmasının üretim toplumundan tüketim toplumuna geçerken gerçekleştiğine dikkat çekti. Devrin büyük düşünürleri Immanuel Kant, Karl Marx, Durkheim, İbn-i Haldun, Adam Smith’in  iktisat ve sosyoloji teorilerine değinen Hazıroğlu Kapitalizm’in ortaya çıkışıyla insan ihtiyaçlarının yeniden yapılandırıldığından bahsetti. Hazıroğlu Kapitalizm’in “sınırsız ihtiyaca sınırlı kaynakla cevap verebilme” ekonomi teorisi için Müslümanların başına “İslam” getirerek kolaycılığa kaçmaması gerektiğini ifade etti. İslam, doğruyu içinde barındırmaktadır. Hazıroğlu, “Biz, Kapitalizm içinde kendimize yer mi edinmeliyiz?” yoksa, Hz. Adem’den süre gelen “Hakikatin bugün nasıl yaşanabileceğini mi düşünmeliyiz?” sorularını her Müslüman’ın kendisine sorması gerektiğine de  vurgu yaptı.

Hazıroğlu, İmam Gazali’nin iktisat felsefesine değinerek, felsefenin özünde; “İktisatta salih amel, insanın kendi ihtiyaçlarını giderecek kadar çalışıp, ibadetlerini yapmasıdır” düsturunun olduğundan da bahsetti.

th4

Temel Hazıroğlu son olarak, İslam dünyasının kendi milli iktisadını kurması gerektiğini, kendimize yetecek iktisadi düzenin kurulması halinde refahın herkes için sağlanabileceğine işaret etti. “İslam, tüm sorunların çözümünü bağrında taşır. İnsanlık, hayat, gelecek için en büyük umut İslam’dır.” Müslümanların fiili ve kalbi dua yapmalarının gerekli olduğuna vurgu yapan Hazıroğlu, sohbetin sonunda Necm Suresi’nin 39’uncu Ayeti olan; “Şüphesiz ki, insan için kendi çalıştığından başkası yoktur” düsturunu Müslümanların düstur edinmesi gerektiğine dikkat çekerek sözlerini tamamladı.

Haber: Müşerref Kılıç-Fizik Öğretmenliği’ 17

Platformunuzu seçin ve paylaşın.